Tolga UÇAR
Kişisel Yaşantılara Öz-Şefkat Penceresinden Bakabilmek
Kişinin kendisine şefkat göstermesi ile başkalarına şefkat göstermesi arasında bir fark yoktur. İlk olarak şefkat deneyiminin nasıl hissettirdiğini düşünelim. Öncelikle, başkalarına şefkatli olmak için onların acı çektiklerinin farkında olmalıyız. Eğer sokaktaki bir evsizi görmezden geliyorsanız, o kişinin ne gibi zorluklar yaşadığına ve duygularına yönelik şefkat hissedemeyiz. İkinci olarak, şefkat, duygularımızı başkalarının acılarına yönlendirmeyi gerektirir. Böylece kalbimiz onların acılarına duyarlı olur (şefkat kelimesinin anlamı aslında başkasının acısını ve derdini onunla beraber yaşamaktır). Bu durum oluştuğunda, kendinizi samimi, içten, ilgili, önemseyen hissedersiniz ve acı çeken o kişiye de aynı duygular ile yardım etme arzusu içinde olursunuz. Şefkatli olmanız; başkaları başarısız olduğunda veya hata yaptıklarında onları acımasızca yargılamak yerine anladığınızı ve insani bir şekilde yaklaşacağınızı gösterir. Son olarak ise, başkalarına sadece acımak yerine onlara şefkat hissettiğinizde, acıların, başarısızlıkların ve kusurların paylaşılan bir insanlık deneyimi olduğu gerçeğinin farkına varacaksınız.
Öz-Şefkat, zor zamanlar geçirdiğinizde kendinize de aynı şekilde davranmaktır veya kendiniz hakkında bazı şeylerin hoşunuza gitmediğini fark etmektir. Travma ve acılar karşısında duygusuz ve sakin kalarak görmezden gelmek yerine, durmalı ve kendinize şunu söylemelisiniz : ‘’Şu an gerçekten baş edilmesi çok zor’’, ‘’Bu anda kendimi nasıl rahatlatabilirim ve bu anda kendime nasıl özen gösterebilirim ?’’
Öz-Şefkat eksik yönler ve yetersizlikler karşısında kendinizi acımasızca yargılamak ve eleştirmek yerine, kişisel başarısızlıklar ile karşılaştığınızda kendinize yönelik anlayışlı ve nazik yaklaşmanızı ifade eder. Bütün bunların ötesinde kim size mükemmel olmanız gerektiği söyledi ki ?
Bu gibi durumları değiştirmek istiyorsak kendinize sağlıklı ve mutlu olmaya yönelik izin vermelisiniz. Bu ancak kendinizi değersiz ve kabul edilemez biri olarak değil de kendinize önem verdiğinizde gerçekleşebilir. Belki de en önemlisi, kendinize yönelik şefkatli olmak demek kendi bütünlüğünüze ve insanlığınıza saygı gösterip onu kabul etmenizdir. Olaylar, durumlar her zaman istediğiniz şekilde ilerlemeyecektir. Bazen öfke ile karşılaşacaksınız, kaybettikleriniz olacak, hatalar yapacaksınız, sınırlarınızı aşacaksınız, ideallerinizin altında kalacaksınız. Bütün bunlar insanlık halleridir. Hepimiz tarafından paylaşılan ve deneyimlenen gerçekliklerdir. Bu gerçeklikle savaşmak yerine ruhunuzu ne kadar bunlara açarsanız, kendinize yönelik ve hayatınızdaki diğer insanlara yönelik çok daha fazla şefkat hissetmiş olacaksınız.

Öz-Şefkat Ne Değildir ?
Öz-Şefkat Kendine Acıma Değildir
İnsanlar kendilerine acıma hissettiklerinde, kendi problemlerine yönelik derin düşüncelere dalarlar ve başkalarının benzer sorunlara sahip olduklarını unuturlar. Başkaları ile olan kişilerarası iletişimi görmezden gelirler ve bunun yerine bu dünyada acı çeken kişinin sadece kendileri olduklarını düşünürler. Kendine acıma, kişinin kendisini başkalarından ayırma noktasında ego merkezli duyguları ön plana koyar ve kişisel acıların abartılmış olarak görülmesine yol açar. Öz-şefkat ,diğer bir ifadeyle, kişinin izole yaşama ve etrafındaki kişilerle kopuk duyguları olmadan kendisi ve diğerleriyle ilgili deneyimlerini görmesini sağlar. Ayrıca, kendine acıyan bireyler duygusal dramalarına kendilerini oldukça kaptırmış durumdadırlar. Durumlarına yönelik geri adım atmazlar ve daha dengeli olan objektif bir bakış açısını benimseyemezler. Bu söylediklerimizin tersi olarak; başkalarına gösterdiğimiz şefkati kendimize doğru da yönelttiğimiz bir bakış açısında ise yaşadıklarımızı daha büyük bir bakış açısı ile inceleyeceğimiz ve birinin deneyimlerine yönelik daha geniş insani bağlam kapsamında irdeleyebileceğimiz zihinsel aralık sağlanmış olacaktır (Evet, şu an yaşadığım şey çok zor ama benden daha çok acıyı deneyimleyen başka insanlar var. Belki de bu konu bu kadar çok üzülmeme değecek bir durum değildir.)
Öz-Şefkat Vurdumduymazlık Değildir
Öz-Şefkat ile kendini şımartma durumu birbirinden oldukça farklı kavramlardır. Birçok insan öz-şefkatli olma konusunda isteksizlerdir çünkü yaptıkları şeylerin yanlarına kar kalmayacağını düşünmektedir. ‘’ Bugün kendimi stresli hissediyorum ve kendime nazik olmak için bütün gün televizyon izleyeceğim ve dondurma kutusunun yarısını bitireceğim’’ Bu öz-şefkat yerine daha çok kişinin kendini şımartmasıdır. Şunu hatırlamalıyız ki, öz-şefkatli olmak demek uzun vadede mutlu ve sağlıklı olma durumu ile ilişkiliydi. Bir çok durumda, kişinin kendisine sadece haz sağlaması iyi oluşunu olumsuz etkileyecektir (madde kullanımı, aşırı yeme, sürekli tv izlemek). Diğer yandan kişinin sağlıklı yaşaması ve uzun süreli bir mutluluk durumu da kişide bir miktar hoşnutsuzluk oluşturacaktır ( sigarayı bırakmak, kilo vermek, egzersiz yapmak). İnsanlar kendileri üzerinde değiştirmek istedikleri bir şeyler fark ettiklerinde genellikle kendilerine yönelik katı olurlar çünkü eylem aşamasına geçtiklerinde kendilerini utandıracaklarını düşünürler. Buna kendini cezalandırma yaklaşımı denir. Eğer kendin hakkındaki zorlayıcı gerçeklerle yüzleşemezsen bu yaklaşım genellikle olumsuz sonuçlar ortaya çıkarır çünkü eğer bunu yaparsan kendinden nefret edeceğinden oldukça korkarsın. Böylece kişi kendine yönelik sansürden kaçınmak için bilinçaltının derinliklerindeki bilinçsiz girişimlerle bu zayıflıklarını kabul etmeyebilir. Bu durumun tersi olarak ise şefkatin özünde olan öz-ilgi ve öz-bakım, büyüme ve değişim için güçlü bir motivasyon sağlar. Aynı zamanda kendini yargılama korkusu olmadan kendini açıkça görmek için gereken güvenliği sağlar.
Öz-Şefkat, Öz-Saygı Değildir
Öz-şefkat ile öz-saygı birbirine yakın kavramlar olarak görülse de aslında bir çok yönden birbirinden farklıdır. Öz-saygı bizim kendi değerimiz, algılanan değer ve ne kadar kendimizi sevdiğimiz ile ilgili bir anlayıştır. Diğer yandan düşük benlik saygısının sorunlu olduğuna ve genellikle depresyona ve motivasyon eksikliğine yol açtığına dair çok az şüphe olsa da, daha yüksek benlik saygısına sahip olmaya çalışmak da sorunlu olabilir. Modern Batı kültüründe benlik saygısı genellikle diğerlerinden ne kadar farklı olduğumuza, ne kadar öne çıktığımıza veya özel olduğumuza dayanır. Ortalama olmak iyi değil, kendimizi iyi hissetmek için ortalamanın üzerinde hissetmek zorundayızdır. Bu durum ise benlik saygısını artırmaya yönelik çabaların narsisistik, kendini absorbe eden davranışlarla sonuçlanabileceği veya kendimizi daha iyi hissetmek için başkalarını aşağı indirmemize yol açabileceği anlamına gelir. Ayrıca, bizim kötü hissetmemize yol açan bir şeyler söylendiğinde veya yapıldığında o kişi veya duruma yönelik kızgın ve agresif olma eğilimimiz oluşur. Yüksek benlik saygısı ihtiyacı, bireysel eksiklikleri görmezden gelmemizi, çarpıtmamızı veya gizlememizi teşvik edebilir. Böylece kendimizi net ve doğru bir şekilde değerlendiremeyiz. Son olarak, benlik saygımız genellikle en son başarımıza veya başarısızlığımıza bağlıdır, yani benlik saygımız sürekli değişen koşullara bağlı olarak dalgalanır.
Benlik saygısının aksine, öz-şefkat; öz-değerlendirmelere bağlı bir durum değildir. İnsanlar kendileri için şefkat hissederler, çünkü tüm insanlar şefkat ve anlayışı hak eder. Bu anlayış bireylerin belirli bir dizi özelliğe sahip oldukları için değildir (şirin, akıllı, yetenekli gibi…) Bu durum şunu gösterir ki öz-şefkat durumunda kendiniz hakkında iyi hissetmek için diğerlerinden daha iyi hissetmeniz gerekmez. Bu bir yarış değildir. Öz-şefkat ayrıca daha fazla zihinsel açıklığa izin verir çünkü kişisel başarısızlıklar nezaketle kabul edilebilir ve gizlenmesine gerek yoktur. Dahası, kendine şefkat dış koşullara bağlı değildir. Özellikle başarısızlık veya bir konuda çuvalladığınız durumda olmak üzere her zaman mevcuttur. Araştırmalar, benlik saygısına kıyasla, öz-şefkatin daha fazla duygusal esneklik, daha doğru benlik kavramları, daha nezaketli ve özenli ilişki davranışı, daha az narsisizm ve reaktif öfke ile ilişkili olduğunu göstermektedir.

Öz-Şefkatin Üç Bileşeni:
Öz-Nezakete Karşı Öz-Yargılama:
Öz-Şefkat acılarınızı göstermezden gelmek veya acımasız öz-eleştiriler ile cezalandırmak yerine kendimize yönelik içten, samimi ve anlayışlı olmayı gerektirir. Öz-şefkatli insanlar kusurluluğun, başarısızlığın ve hayat zorluklarının kaçınılmaz olduğunun farkındalardır. Bu sebeple öz-şefkatli kişiler acı verici deneyimler ile karşı karşıya kaldıklarında ve hayatta beklenen idealler gerçekleşmediğinde kendilerine kızgın olmak yerine nazik davranma yönelimi gösterirler. İnsanlar her zaman tam istedikleri gibi biri olamaz veya istediklerini elde edemezler. Bu gerçekliğin inkar edilmesi veya bu acılarla savaşılmaya çalışılması stresi, öfkeyi ve öz-eleştiri de artıracaktır. Bu gerçeklikler sempati ve nezaket ile kabul edildiğinde, muhteşem bir duygusal sakinlik deneyimi yaşanacaktır.
Ortak İnsanlığa Karşı İzolasyon
İstediğimiz şeyler tam olarak gerçekleşmediğinde oluşan hayal kırıklığını genellikle yersiz ancak her zaman hissedilen bir izolasyon süreci takip eder. Hata yapan veya acı çeken tek insan benmişim düşüncesi oluşur. Oysa ki insanlar acı çeker. İnsan olmanın özünde aslında kişinin ölümlü, yaralanabilir ve kusurlu olması vardır. Bu sebeple de öz-şefkat bize acı, dert, keder yaşamanın ve kişisel yetersizliğin ortak paylaşılan bir insanlık deneyimi olduğunu hatırlatır. Bu sebeple öz-şefkat bu yaşananların sadece kendinizin başına geldiği anlayışı yerine hepimizin bu sıkıntıları ve aşamaları yaşadığı ile ilgili bir durumdur.
Bilinçli Farkındalığa Karşı Aşırı Özdeşleştirme
Öz-Şefkat ayrıca olumsuz duygularımıza karşı dengeli bir yaklaşım gerektirir. Böylece bu duygular ne baskılanır ne de aşırı abartılır. Bu dengelenmiş tutum, kişisel deneyimleri de acı çeken diğer insanlarla ilişkilendirme sürecinden kaynaklanır. Böylece kendi durumumuzu daha geniş bir perspektife yerleştirir. Ayrıca olumsuz düşüncelerimizi ve duygularımızı açıklık ve netlikle gözlemleme istekliliğinden kaynaklanır. Böylece dikkatli farkındalık içinde tutulurlar. Bilinçli farkındalık, düşünce ve duygularımızı bastırmaya veya inkar etmeye çalışmadan, onları olduğu gibi gözlemleyen, yargılayıcı olmayan alıcı bir zihin durumudur. Bizler aynı anda acılarımızı görmezden gelip şefkatli hissedemeyiz. Aynı zamanda, bilinçli farkındalık durumunda düşüncelerimiz ve duygularımız ile aşırı özdeşimli olmayız. Böylece olumsuz durumlarla sürekli ilgili olmaz ve duygusal açıdan yıkılmış hissetmeyiz
Kaynak: https://self-compassion.org/the-three-elements-of-self-compassion-2/
